Son yıllarda dünyada hızla esen girişimcilik rüzgarına Tükiye de bir süredir dahil olmuş durumda. Kuluçka merkezleri, seminerler, konferanslar, yatırımcılar, yarışmalar derken “startup” kavramını duymayanınız kalmamıştır. Yine de bizlere oldukça yeni bir kavram startup. Hal böyleyken, yani henüz kavramı bile Türkçeleştirilememişken startupların nasıl bir yol çizmeleri gerektiğini de kestirmek güç. Startup girişimlerin ortak sorunu ilk 5-6 aylık dönemi yani startup dönemini atlatamamaktır. Ayrıca startupların %80'i ilk 5 yıllarında ihtiyaç duydukları planlama olmadığı için başarısız oluyorlar. Bu konuda neler yapılması gerektiği ile ilgili ipuçlarını yazımızda bulabilirsiniz.
Her şeyden önce yola çıkarken kafanızda parlak bir fikir olmalı. Bu fikir ya sansasyon yaratacak bir ürün ya da yenilikçi bir hizmet anlayışı olabilir. Fikrinizi elinizde tutmak ise başarmanın yarısıdır. Eğer iyi bir fikriniz var ve bu fikrinizi satabileceğiniz uygun pazarı analiz etmeyi başarabilirseniz işletmeniz doğal olarak büyümeye başlayacaktır. Olur da yeterli pazar potansiyeli olmadığını farkederseniz fikrinizi başka bir yöne doğru çevirmeniz ve işe yarar bir taktiğe ulaşıncaya kadar denemelisiniz. Aksi takdirde maddi kayıptan öteye geçemezsiniz.
Bir fikrin arkasındaki takım, işinizin sağlam bir şekilde yoluna devam etmesi için oldukça önemlidir. Şirketiniz startup aşamasındayken takım üyeleri genellikle her konuda bilgisi olan ve her an her işe koşacak nitelikte kişiler olurlar. Ancak zaman geçip işiniz gelişme gösterdikçe bu tarz kişilerden çok belli bir konuda uzmanlaşmış kişilere ihtiyacınız olur. Yani ürününüzün arkasındaki teknolojiyi oluşturacak kişilere ihtiyaç duyarsınız. Bu kişiler dikkatlerini belli bir alana yöneltecekleri için hata yapma oranları da neredeyse sıfıra düşecektir.
Eğitim, bir yeteneğin göstergesi olarak kabul edilebilir ancak, eğitimli olmamak bunun tam tersini ifade etmez. Yani bir konuda yeteneğimizin olmadığı anlamına gelmez. İşletmeniz için umut vadeden personel seçiminde iyi ünivertsitelerden mezun kişiler işinizi kolaylaştırır. Ancak dışarıda Boğaziçi ya da ODTÜ mezunu olmayan ancak yüksek niteliklere sahip olan kişiler de vardır. İşe alımlarda bu kişilerdeki portansiyelleri de gözardı etmemek gerekir. Bu konu girişimcilikte önemli bir yere sahiptir. Etrafımızdaki ünlü girişimcilerin birkaçını düşünecek olursak, birçoğu işi ile ilgili eğitim almamış ya da yüksek lisans/doktora yapmamış kişilerden oluşuyor. Yani girişimcilikte ne kadar eğitim aldığınız değil fikrinizin arkasında ne kadar durabildiğiniz ağır basar.
Son ve en önemli noktalardan birisi de şeffaflık. Startup şirketler zaten kendileriniz risk altında hissettikleri için bazen çalışanlarıyla şirket hakkında detaylı paylaşımda bulunmamayı tercih edebilirler. Ancak bunun pek de doğru bir yaklaşım olduğunu söyleyemeyiz. Çalışanlarınızı şirketinizin nefes alma organları olarak düşünün. Adına çalıştıkları şirket hakkında bilgiye erişmeye hakları vardır. Bilgiyi onlardan gizlemeniz işlerinizin yolunda gitmesine engel olur. Çalışanlarınızdan bilmedikleri bir durumla ilgili strateji geliştirmelerini bekleyemezsiniz. Ve gerçekten kötü bir durumu çalışanlarınızla paylaşmanız gerektiğinde hazırlıklı olmadıkları için onlar üzerinde şok etkisi yaratır.
Startup bir şirket kurmak zorlu bir iştir, fakat startup dönemini atlatmak çok daha zorlu bir yolculuktur. Eğer ürününüzün arkasında parlak bir fikir ve doğru bir takım varsa her zaman bir potansiyel vardır. İyi bir takıma sahip olmanın yanında bir de iyi bir yöneticiyseniz o zaman şirketinizin uzun vadede başarılı olmaması için hiçbir neden yoktur.