Bilişim ve internet teknolojisinin gelişimine paralel olarak gözetim kavramı, son dönem literatüründe önemli bir yer edinmiştir. İnternetin, bireylere özgürlük ve paylaşılmış birliktelik sunmasının yanı sıra küresel gözetime ve bireysel yabancılaşmaya yol açtığı sosyal bilimciler tarafından tartışılmaktadır. Tartışmanın merkezinde bilişim teknolojilerinin geçmişin teknik biliminden farklı olarak bilgiyi indeksleyebilmesi özelliği bulunmaktadır.
Kişinin özel bilgilerini küresel, interaktif dünyaya sunması ve bu bilgilerin kamusal alana sızması günümüzde aşırı boyutlara ulaşmış durumdadır. Var olan bilgi toplama sistemleri, Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerini, blogları ve diğer web içeriklerini analiz ederek kişisel bilgilerin raporlanması imkânını sunmaktadır. Dolayısıyla, kişilere ait özel bilgiler, fotoğraf ve içerik paylaşımları kullanıcının izni olmaksızın, görünmeksizin ya da bilinmeksizin başkaları tarafından izlenebilir hale gelmiştir. Gözetim ve özel yaşamın gizliliği kavramlarını açıklayabilmek için Michel Foucault ve onun “Panopticon” düşüncesini kullanabiliriz.
Michel Foucault Kimdir?
15 Ekim 1926’da Fransa’nın Poitiers kentinde dünyaya gelen Foucault, küçük yaşlarda Katolik eğitimi almış fakat 2. Dünya Savaşı sonlarına doğru Paris 4. Henry Lisesi’nde felsefe eğitimi almıştır. Takip eden yıllarda Fransa’nın en önemli bilim adamları ve filozoflarının yetiştirildiği École Normale Supérieure’ün giriş sınavına katılarak burada eğitim hakkı kazanmıştır. Eğitim hayatı boyunca Hegel’in “Zihnin Fenomenolojisi” adlı eserini Fransızcaya çevirmiş ve yorumlamış olan Jean Hyppolite ve bilim tarihçilerinden Georges Canguilhem’in, yapısalcı Louis Althusser’in derslerini incelemiştir. 1948 yılında mezun olduktan hemen sonra, Louis Althusser’in etkisinde kalarak, Fransız Komünist Partisi’ne katılmış fakat 1951 yılında partiyle ilişkisini keserek psikopatolojiye yönelmiştir. Uzun yıllar psikoloji üzerine yoğunlaşan Foucault; Cinselliğin Tarihi, Deliliğin Tarihi, Hapishanelerin Doğuşu, Bu bir Pipo Değildir, Kelimeler ve Şeyler gibi eserleri ile günümüz düşün dünyasının önemli, postmodernist sosyal bilimcilerinden biri haline gelmiştir.
Gözetim Kavramı
Varolan sosyal düzene uygunluğumuzla ilişkili olan ve sosyal denetimin bir aracı haline gelen gözetim, eski çağlardan bu yana süregelen bir eylemdir. İçinde bulunulan durumun ve dönemin şartlarına uygun olarak şekil alan gözetim kavramı, açıktır ki; teknolojinin evrilmesi, istenilen anda bilgiye ulaşabilme kolaylığının yanı sıra legal ya da illegal olarak kurumları ya da kişileri gözetime teşvik etmektedir. İktidarın yeniden üretilmesi, verimlilik ve üretkenlik gibi hedefleri olan gözetim, Foucault’ya göre, sosyal ilişkilerin alanını genişletmektedir. Gözetim, bireyleri her yerde bulunan iktidarın bir parçası haline getirmektedir. Gözetlemek kelimesinden türetilmiş olan gözetim düşüncesinin temelinde, haberdar olmak, bilmek kaygısı ve görme arzusu yatmaktadır. Michel Foucault, iktidarın bilgiye, bilginin de iktidara sürekli eklemlendiğini ve iktidar işleyişinin bilgi nesneleri yarattığını, bunları ortaya çıkardığını, enformasyon biriktirdiğini ve kullandığını ileri sürer. (Özarslan 2008: 139)
Sosyal Ağlarda Gözetim
Bir durum, konu ya da birey hakkında sahip olunan bilgi; konu ya da birey üzerinde söz söyleme hakkını da beraberinde getirir. Dolayısıyla, gözetim hangi koşul ve amaçlar için olursa olsun mahremiyetin ihlalidir. Geçmiş toplumların gözetimi için mimari eserler kullanılmışken, günümüz toplumlarının denetiminde yeni medya teknolojileri kullanılmaktadır.
1791 yılında Jeremy Bentham tarafından tasarlanan Panoptikon adlı hapishane projesi de gözetim toplumunu kavramsallaştırmada kullanılan en önemli mimari tasarımdır. Bentham’ın Panoptikon’u halka biçimli bir binadır. Ortasında avlu ve avlunun ortasında da bir kule bulunmaktadır. Halka hem içeriye hem de dışarıya bakan hücrelerle bölünmüştür. Bu küçük hücrelerde ıslah edilmeyi bekleyen mahkumlar vardır. Kulede bir gözetleyen olmamasına karşın mahkumlar kendilerini gözetleyen birinin varlığına inanmışlardır. Bu durum Foucault’ya göre, modern güç kavramının temelidir. Birey, izlenmese bile izlendiğini ya da izlenebileceğimi düşünerek bir kontrol mekanizması geliştirir ve kendini denetlemeye başlar. Bireyler gerektiği gibi davranıp davranmadıklarını, kurallara uyup uymadıklarını denetlerler.
Foucault’nun Hapishanelerin Doğuşu adlı eserinde incelediği Panoptikon kavramı, bireyin kendi öz iradesi ile iktidara uygun olarak, başat kültür ve normlar çerçevesinde kendini gerçekleştirmesini mümkün kılmaktadır.
New York Üniversitesi Tarih Profesörlerinden Mark Poster’a göre, günümüzde internet ve haberleşme devreleri, eski duvarların ve denetçilerin sürekli gözlemesini kolaylaştıran mimari tasarımların yerlerini almakta ve yeni bir panoptikon oluşturmaktadır. Bu panoptikonlarda birey, sürekli gözlendiğinin farkındadır ve buna uygun olarak kendini kontrol etmektedir. Toplumsal paylaşım siteleri olan sosyal ağları kullanan kişiler, gözetlendiklerine dair bilgilendirilmektedirler fakat bunu özellikli bir sorun olarak görmemektedirler. Hatta gözetlenmekten de haz duydukları düşünülebilir. Toplumsal kaygı, gözetlenmekten ziyade göz önünde bulunmamak yönündedir. Bu durum sosyolog Zygmunt Bauman’a göre, toplumun iktidara teslimiyetini gösterir.
Kaynak
Özarslan, Z. Panoptikon Gözün İktidarı, 2008
Toplumsal Paylaşım Ağı Facebook: Görülüyorum Öyleyse Varım, 2009