Sosyal medya hayatımızda hızlıca yayılmaya devam ettikçe birçok alışkanlığımızı da değiştiriyor. Her şeyden önce iletişim şeklimizi değiştiren sosyal medya ilişkilerimizi, tarzımızı, beğenilerimizi, hobilerimizi ve daha akla gelmeyen birçok alışkanlığımızı değiştiriyor. Bunlardan biri de televizyon izleme alışkanlıklarımız.
İlk başta söylenmesi gereken bir şey var ki, artık aynı anda hem televizyon izleyip hem de internet kullanan bireyler haline geldik. Beynimize, hem televizyondan hem de internetten gelen uyaranları yönetebiliyoruz. Ya da bu uyaranları yönlendirebiliyoruz.
Twitter’da hiç tanımadığımız birinin izlediği herhangi bir kanaldaki film hakkındaki görüşleri bizi etkileyebiliyor. Biz de her zaman izlediğimiz diziyi bırakıp, o filmi izlemeye başlıyoruz. Ya da Twitter’da her hafta top trend listesine giren bir dizi ilgimizi çekiyor. -Herkes bu diziyi izliyor demek ki- psikolojisiyle ilgi duyup izlemeye başlıyoruz. Dolayısıyla birbirimizi sosyal olarak televizyon izleme alışkanlıklarımızda ciddi şekilde etkiliyoruz.
Sadece birbirimizi etkilemekle kalmıyor ekranın öbür tarafındakileri de etkiliyoruz. Facebook ve Twitter paylaşımlarında, izlediğimiz dizileri, bazı sahneleri hatta söylenen cümleleri bile an ve an yazıyoruz. İyi ya da kötü belirttiğimiz görüşlerimiz, yakında senaristleri etkileyecek ve senaryoyu sosyal medya tepkilerine göre şekillendirmek zorunda kalacaklar.
Tüm bu etkileşimin yanında bir de reyting gerçeği var. Çoğu zaman internette çok konuşulan bir diziyi reyting ölçümlerinde çok altlarda buluyoruz. Ya da yıllardır reyting canavarına takılmadan devam eden bir dizinin, sosyal ağlarda adını bile duymuyoruz. Örnek verecek olursak 'Behzat Ç' ve 'Leyla ile Mecnun' dizileri sosyal medyayı kasıp kavuruyor. Fakat reytinglerde ilk 10'a dahi giremiyor. 'Akasya Durağı' dizisi sosyal medya kullananları hiç ilgilendirmemesine hatta sevmemelerine rağmen yıllardır yayınlanmaya devam ediyor. Bu tersliği söyle açıklayabiliriz ki interneti etkin kullanan kesim dizisini TV’den ziyade internetten izliyor. Tam tersi durumunda, TV’den dizi izleyen kesim interneti etkin kullanmıyor.
Fakat maalesef TV yapımları reyting ölçümlerine muhtaçlar. Yapımın devam edebilmesi için maddi desteğe, akabinde reklama ihtiyacı var. Reklam gelirini ise büyük oranda reyting ölçümleri etkiliyor. Bu da demek oluyor ki dizisini internette izleyen kitlenin bu durumu göz önünde bulundurmaları gerekiyor ya da internette yeni reklam mecraları yaratmak gerekiyor. Bu ikilemin akıbeti ise tabi ki yeni reklam mecraları yaratmak yönünde ilerliyor.
Durumlar bunu gösterirken hayatımızda televizyonun yeri daha çok değişecek gibi görünüyor. İnternetin, teknolojinin bize sundukları eski keyiflerimizi alıp götürüp, yerine çok daha fazla keyif aldığımız alışkanlıklar getirecek.