İş dünyasının gelişmesi ve toplum yapısının değişmesiyle paralel olarak olgunlaşan “koçluk” kavramı hayatımızın birçok yerinde karşımıza çıkıyor. İş dünyasında daha çok profesyonel koçluk olarak karşımıza çıkan kavram ile bireysel olarak daha çok manevi içerikli konularda karşılaşıyoruz.
Birçoğumuz hayatımızdaki kararları, planları şekillendirirken manevi desteğe ihtiyaç duyarız. Bu konuda bizlere, bizim istediğimiz doğrultuda yardımcı olabilmek için, davranışbilim, psikoloji ve antropoloji gibi bilim dallarının yöntemlerine başvurarak çalışmalar yapan yaşam koçları var. Günümüz kapitalizm dünyasında ise en çok bizleri yoran konular ne yazıkki para içerikli konular. Bu konuda kendisini geliştirmiş olan Yaşam Koçu Çiğdem Atabey ile yaptığımız röportajda sorularınıza cevap bulabileceğinizi umuyoruz. Keyifli okumalar.
Ezgi Nihan Yılmaz: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Çiğdem Atabey: 1969’da doğdum. A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra yıllarca çokuluslu şirketlerin muhasebe ve denetim departmanlarında çalıştım. “44 yılda şu hayattan ne öğrendin?” diye soranlara “Kendini sev, kendini affet, başkalarını affet ve şükret” diyebildiğim bir yerdeyim ve bunun için şükrediyorum.
Ezgi Nihan Yılmaz: Para koçluğu nedir? Ne tür kaygıları olan kişilere yöneliktir?
Çiğdem Atabey:Para koçluğu; kişilerin kendi finansal gerçeğinin ve para ile olan ilişkilerinin farkına varmalarını sağlayan bir koçluk türüdür.
-
Finansal IQ’ sunu artırmak ve parayı yaşantısının daha zevkli ve eğlenceli bir unsuru haline getirmek,
-
Para ile ilişkisini pozitif şekle dönüştürerek amaç odaklı ve bolluk dolu bir hayat yaşamak ve
-
Para ile ilgili arzularını gerçekleştirmesini engelleyen, korku ve endişe yaratan inançları görmek ve temizlemek, para hakkındaki duygu ve düşüncelerinizi değiştirmek isteyen kısaca para ile ilişkisi olan herkes finansal koçluktan faydalanabilir.
Ezgi Nihan Yılmaz: Bu işe başlamanızın öyküsünü bizimle paylaşır mısınız? Neden yaşam koçluğu ve özellikle para koçluğu alanına yöneldiniz?
Çiğdem Atabey: Herkesin olduğu gibi benim de bir hikayem var ve bu hikayede evrenin doğal ritmiyle uyum içinde ve Tanrıyla birlikte olduğum zaman, yaşamımın aslında sahip olduğumdan çok daha fazlası olabileceğini öğrendim.
İçimdeki gizli kimliği hatırladım: Ben göründüğümden daha fazlasıyım, evrenin tüm gücü ve kudreti benim içimdedir… Bu gücü hem kendime, hem de başkalarına dokunan, dokunduğum yerde de sevgiyi çoğaltan çalışmalar yapabilmek adına da kullanmayı istedim: Eğitimimi tamamladım, “Yaşam Koçu” sertifikamı aldım. Yolumun kesiştiği kişilere yol arkadaşı olmaya niyet ettim…
Para koçluğuna gelince: Para, hayatımızın temel alanlarından biri… Benim parayla ilk ilişkim çocukluğumun hatırlayamadığım zamanlarından birinde başlamış; o zaman için önemli miktarda bir parayı küçük parçalara ayırıp şeker diye ikram etmişim herkese... :) O vakit paraya yüklediğim anlam "paranın tatlı bir şey olduğu" şeklindeymiş demek ki... Zaman içinde bu anlam değişikliklere uğrarken etrafımdaki insanların da parayla olan ilişkilerini görme ve gözlemleme şansım oldu. Tabii bunda yıllarca muhasebe ve finans işi yapmanın da önemli etkisi var. Bu da para koçluğuna yönelmemde etkili oldu.
Ezgi Nihan Yılmaz: Para kontrolü birçoğumuzun sıkıntı duyduğu bir konudur. Bu konuda bizlere ne gibi önerileriniz var?
Çiğdem Atabey: En basit şekliyle finansal okur-yazar olmak önemli. Bunun dışındaki önerilerim ise şöyle:
-
Kişisel bütçe yapmak,
-
nakit akışını düzenlemek,
-
gelir-gider dengesini sağlamak,
-
kredi kartı kullanmayı ve taksitle alışveriş yapmayı öğrenmek,
-
harcama alışkanlıklarını gözden geçirip gerekli değişiklikleri yapmak ve
-
parayla ilgili olumsuz inançları temizlemek.
Ezgi Nihan Yılmaz: Sosyal Medya’ya hakim olduğunuzu ve işiniz için kullandığınızı görüyoruz. Peki bize sosyal medyanın önemi ve geri dönüşleri hakkında neler söylemek istersiniz? Sizler için ne gibi faydaları oldu?
Çiğdem Atabey: Ben lisedeyken dönem ödevi yapmak için kütüphaneye gider araştırma yapardık. Kaynaklar kısıtlı ve erişimi de zordu. Şimdi ise klasik deyimle “bilgi çağı” ndayız ve her türlü bilgiye çok kısa zamanda, hızla ve kolayca ulaşmak mümkün. Sosyal medya da bu anlamda beni sorularına / sorunlarına cevap arayan insanlarla buluşturuyor. Yazılarımla onlara destek olmam, bilgi ve tecrübelerimi paylaşmam, fikir ve yorumlarını öğrenmem çok kolay ve bir o kadar da keyifli oluyor. Yurtiçinden ve yurtdışından hiç karşılaşmadığım pek çok insana bu şekilde ulaşabiliyorum ve bundan da mutluluk duyuyorum.
“İnsanların hayatlarına minik de olsa bir katkım olsun” düşüncesiyle yazdığım “Hayat Gelişmişleri Sever” adlı kitabımdan da yine sosyal medya aracılığıyla insanları haberdar etme şansı bulduğumu da söyleyebilirim.
Ezgi Nihan Yılmaz: İnterneti etkin bir şekilde kullandığımız şu günlerde internet reklamcılığı konusunda neler düşünüyorsunuz? İşinize katkı sağladığını/sağlayacağını söyleyebilir misiniz?
Çiğdem Atabey: Sitemde yazdığım her yazı ile aslında internetin reklam fonksiyonunu kullanmış oluyorum. Bir üniversiteden ya da bir Kaymakamlık’ tan konuşma yapmak üzere davet alabiliyorum. Dolayısıyla internet reklamcılığının işime sağladığı katkıyı görüyor ve yaşıyor, bunu çok önemli ve değerli buluyorum.
Ezgi Nihan Yılmaz: Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Çiğdem Atabey: Yazılarımla insanlara ulaşmamı ve hayatlarına dokunmamı sağlayan sosyal medyaya teşekkür ediyorum.
Ezgi Nihan Yılmaz: Bize vakit ayırdığınız için teşekkürler. :)