Hangimiz henüz evden bile çıkmamışken “yoldayım geliyorum” yalanını söylememişizdir ki?
Konuşmacı Jeff Hancock mesajlaşmada, mail gönderiminde ve internet profillerini oluşturmada kullanılan sözcüklerin büyüsüne inanıyor. Hancock, Yardımcı Profesör olduğu Cornell Üniversitesi’nde insanların cep telefonları ve online platformlar aracılığıyla iletişim kurarken yaptığı aldatmacalar ve ironik durumlar üzerine çalışmalar yapıyor. İnternet platformlarının anonim oluşunun yalancılığı desteklemediğini savunuyor. Hatta online platformlardaki bilginin kalıcılığı ve aranabilirliği bizleri dürüst olmaya teşvik etmeli diyor.
90’lı yıllarda Kanada’da gümrük memurluğu yapan Jeff Hancock, bu göreviyle Kanada’nın sınırlarını koruyordu. Bu işi yaparken bir silah kullandığını düşünebilirsiniz ancak Kanada’nın sınırlarını korumak için kullandığı şey sadece bir damga idi. Bu görevi yerine getiririken aldatmacayla ilgili birçok şey öğrendiğini belirtiyor ve insanların gözlerinden her zaman yalan söyleyip söylemediğinin anlaşılamayacağını öğrendiğini söylüyor.
1995–1996’dan beri insanlararası iletişimin boyutu oldukça farklı bir noktaya taşındı. Facebook, Messenger , Twitter, e-mail gibi araçların etkisiyle iletişimimiz her yönüyle değişti. Yalan ve aldatmacalar da teknolojiyle birlikte yeni formlara girdiler. Yalan ve aldatmacanın 3 farklı çeşidi üzerinde araştırmalar yapan Jeff Hanckock, yalan ve aldatmacıyı 3 kategoride açıklıyor;
-Butler
-The Sock Puppet
-Chinese Water Army
"Butler"’a örnek vermek gerekirse hepimiz bir arkadaşımızla buluşacağımızda “geliyorum, yoldayım” mesajı atmışızdır değil mi? Ama gerçekten değilizdir. O zaman hepimiz yalan söylemiş sayılmaz mıyız? Ya da telefona cevap vermediğimizde “pilim bitmişti, telefonum çekmiyordu” gibi yalanlar söyleriz. Aslında ne pilimiz bitmiş ne de telefonumuzun çekmediği bir bölgedeyizdir. Sadece o anda o kişiye cevap vermek istememişsinizdir. Bu tip yalanların hepsi ilişkilerimizle ilgilidir. 7/24 ulaşılabilir olduğumuz iletişim çağındayız ve cep telefonumuzu bilen biri kelimenin tam anlamıyla her an bize ulaşabilir. Butler tipi yalanları kullanmamızın sebebi ise kendimiz ve diğer insanlara açılan iletişim kapıları arasına bir tampon koymaktır. Aslında bu insanlar bu tarz yalanları birilerine kötülük yapmak amacıyla değil, iletişim çağının getirdiği koşullar altında ilişkileri korumak adına söylüyorlar. Ve bu aslında bir yandan da sizi önemsediklerinin bir göstergesi.
“The Sock Puppet” türü yalanlar belirsizliklerden çok kişilikle ilgilidir. İnternette yer alan ürünlerle ilgili yorumlar insanlar üzerinde oldukça güçlü bir etkiye sahiptir ve bunu bilen bazı kişiler sahte yorumlar yazarlar. Bunu ayırt etmek aslında hiç de sanıldığı kadar zor değil. Bu tarz yorumlar bilgilendirici içerikten çok ürünü ya da kişiyi fazlaca öven abartılı sözcüklerden oluşur.
“Chinese Water Army” Çin’de cüzi paralar karşılığında içerik üreten insanlara verilen addır. Ürettikleri şeyler ürün yorumları, propaganda gibi içerikler olabilir. Tüm dünyada devletler ve şirketler bu insanları kiralıyorlar. Bu oluşumun bir diğer adı da “Astroturfing” olan bu yöntem günümüzde oldukça yaygın ve endişe verici bir hale geldi.
Jeff Hancock’un konuşmasında geçen ilginç bulduğum noktalardan birisini daha sizinle paylaşmak istedim. İnsanların, tam olarak ne zaman başladığına dair bir veri olmasa da yüzyıllardır konuştuğu biliniyor. Ancak sadece yazının icadından sonraki kısımla ilgili bilgi sahibiyiz. Bu da demek oluyor ki yazıdan önce söyledikleri her şey, yalanlar da dahil tamamen kayboldu. İletişim çağında ise her gün birşeyleri kaydediyor bir yerlere yazıyoruz. Bu yazıyı okuyan herkes bugün içinde mutlaka bir yerlere birşeyler yazmıştır. Bu aslında hepimizin bildiği ama üzerinde düşünüldüğünde oldukça çılgınca bir şey değil mi? Bütün yazılan ve söylenenler kayıt altında!
Konuyu tekrar aldatmacalara ve yalanlara getirirsek, online platformlarda yalan söylemek oldukça tehlikeli görünüyor. Yalanlarınızı sadece kendi cihazınızda değil aynı zamanda yalanı söylediğiniz kişinin cihazında ve bazı bilgisayar algoritmaları ile çözülebilir bir şekilde kayıt altında bırakıyorsunuz. John Hancock’un da dediği gibi internet platformlarının anonim oluşu bizlere yalan söylemek konusunda cesaret vermemeli diye düşünüyorum.