Modern insanın 18. Yüzyıl sonlarında Sanayi Devrimi ile başlayan serüveni, kalabalık ve geniş nüfusa dağıtılmış işgücünün yoğunluğu sebebiyle iletişim alanında da modern insanı kısırlaştırmıştı. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve verimsiz çalışma koşulları tüm yaygın iletişimi çok pahalı hale getirmekteydi. (Akar 2010: 7)
Zaman içinde iletişim alanında atılan adımlar - örneğin, Samuel Morse tarafından 1844 yılında ilk telgraf mesajının gönderilmesi, Alexander Graham Bell tarafından icat edilen telefon ve Guglielma Marconi ile yığın iletişimde bir devrim olarak kabul edilen radyonun icadının önünün açılması, Lee de Forest tarafından da radyonun icat edilmesi - modern insanın iletişim alanında kat ettiği yolun tarihsel sürece yansımasıdır. Radyonun icadı, gazete ya da diğer geleneksel ve yazılı medyadan daha düşük maliyetli bir bilgi aktarımı yaratmıştır. Radyoyu, daha güçlü bir iletişim gücü olarak hem görsel hem de sesli ileti kaynağını kullanarak kullanıcıya bilgi aktarabilen televizyon izlemiş ve hemen arkasından da bilgisayar ve internetin icadı ile iletişim alanında yeni bir devrim yaşanmıştır.
Kamuoyu Araştırmaları Derneği (American Association for Public Opinion Research) 1997-1998 dönem başkanı James Beniger’a göre ilk iletişim devrimi 19 yy. sonunda gerçekleşmiş ve 20 yy.’ın ilk yarısına kadar devam etmiştir. İkinci iletişim devrimi ise aynı isimli dernek üyelerinden Frederick D. Williams tarafından tanımlanmıştır ve 20 yy. ilk yarısından günümüze kadar devam eden bir süreci kapsamaktadır.
20 yy. içinde iletişim bilimlerinde gerçekleşen değişim ve gelişmeler internet çağına girişimizle birlikte “Yeni Medya” kavramını ortaya çıkarmıştır. 1990’lı yıllarla birlikte hayatımıza giren bu kavram, gazete, radyo, televizyon ve sinema gibi geleneksel medya araçlarından farklı olarak dijital kodlama sistemi ile temellenen, iletişim sürecinin aktörleri arasında eş zamanlı ve çok yoğun kapasitede ve yüksek hızda karşılıklı etkileşimin gerçekleştiği bilgisayar oyunları, multimedya CD-DVD, mobil medya, elektronik posta ya da bloglar gibi iletişim araçlarının tümünü kapsamaktadır. (van Dijk 2004: 146)
San Francisco Üniversitesi Medya Araştırmaları Bölümü hocalarından David Silver; yeni medya çalışmalarının üç aşamadan geçtiğini öne sürmektedir. (Binark 2007: 5)
-
Aşama: Popüler Siber Kültür (Wired, Mondo2000 gibi çeşitli dergilerde siber dünya hakkında yayınlanan makaleler, yazılar, incelemeler)
-
Aşama: Siber Kültür Çalışmaları (Teknoloji, sanal dünya ve sanal cemaat hakkında yapılan akademik çalışmalar)
-
Aşama: Eleştirel Siber Kültür Çalışmaları (Kültürel çalışmalar ve postyapısalcılığın etkisi ile internet kullanım pratikleri, sanal uzam, hiper metinsellik gibi olgular bu aşamada incelenmiştir.)
Üçüncü aşama’ya denk gelen 2000’li yılların başı ile alanyazında yeni medya çalışmaları; yeni medya ekonomisi ve yeni medyada sahiplik ile küresel kapitalizm bağlamında ele alınmaya başlandı. Zaman içinde kişisel yayın, kullanıcı odaklı ve kullanıcı içerikli web sitelerin web 2.0 teknolojisi ile günümüzün egemen medyası haline gelmiş olması, bağlantılı bir çağ yaratmaktadır. Web 2.0 teknolojisi; 1 milyarın üzerinde internete giren insan sayısının bir arada ve birlikte kolektif akıl yaratabilmesi için geliştirilmiştir. Bu sayede internet kullanıcıları, sadece çevrimiçi materyallerin okuyucuları değil aynı zamanda içerik geliştiricileri de olmaktadırlar. Facebook, YouTube, MySpace, Twitter, Flickr gibi sosyal ağ siteleri ve sayısız blog, vlog ve microblog siteleri aracılığı ile Web 2.0; benliklerin görücüye çıktığı ultrademografik bir platform haline gelmiştir. (Binark 2007: 45)
Sosyal Medya’nın Temeli: Sosyal Medya Nedir?
Sosyal medya kavramının alanyazında kabul gören net bir tanımı bulunmamaktadır. Fakat geniş anlamda Web 2.0 teknolojisi üzerine kurulan, internet kullanıcılarının birbirleri ile etkileşerek topluluklar oluşturmalarına imkan sağlayan web siteleri olarak tanımlamak mümkündür. (Akar 2010: 17)
Amerikalı Pazar araştırmacısı “Content Nation: Surviving and Thriving as Social Media Changes Our Work, Our Lives and Our Future (2009)” kitabının yazarı John Blossom’a göre sosyal medya; her bireyin diğer birey gruplarını kolaylıkla etkilemesini mümkün kılan yüksek derecede ölçeklenebilir ve erişilebilir iletişim teknolojileri ya da teknikleridir. Yeni medyanın (new media) bir türü olarak sosyal medyada bir konu, bir ürün ya da herhangi bir şey hakkında geri bildirim (feedback) almak veya diğer herkesin katkı sağlamasını sağlamak olanaklıdır.