Bu yıl 11'incisi düzenlenen İyte Bahar Şenlikleri, 11-13 Mayıs 2010 tarihleri arasında İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Urla Kampüsünde gerçekleşti. Açılışı Badem grubu ile yapan öğrenciler, kampüsün şehre uzak olması sebebiyle rektörlüğün de izniyle şenlik alanına çadırlar kurdular, bahar şenliğini rock müzik festivaliymişçesine yaşadılar.
Dün gece de Türkiye’nin son dönem popüler rock müzik gruplarından Redd sahne aldı. Açık olmam gerekirse, bir iki şarkısı dışında çok fazla tanımıyordum Redd’i. Dün sabah saatlerinde İYTE Öğrenci Konseyi Başkanı Sevgili Burak Karakoyunlu ile röportaj hakkında konuştuktan sonra ulaşabildiğim tüm şarkılarını sırayla dinledim. Akşam saatlerinde ise uzun zamandır hissetmediğim bir duygu kapladı ruhumu. Yanlış giden bir şeye gösterdiğim isyankar duyguydu sanırım.
Uzun süren telefon konuşmalarından sonra röportajın konserden sonra olmasına karar verdik. Saat 10 gibi Redd sahne aldı. Sahne performansı muhteşemdi, Doğan Duru’nun ses ahengi tartışılmaz. Konser sonrasında Redd’in İYTE'li hayranlarından oluşan kalabalığı yararak soluğu turne aracında aldım. Sonrası mı?
Işıl: Genel anlamıyla toplumsal mesajlar veren, normatif düzene karşı bir duruş sergileyen şarkılarınız genç nesil tarafından aşk şarkısıymış gibi algılanıyor sanki. Sizin bu anlayışa nasıl bir tepkiniz var?
Redd-Doğan Duru: Piyasayı domine eden müzik anlayışı, genelde senin bahsettiğin müzik anlayışına çok yakın. Sadece sevgililerin el ele, kol kola olmasından ziyade daha çok ayrılıklara, arabesk acılara dem vuran şarkıların popüler olduğu müzikal bir dönem yaşıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de genelde, bir derdi olan, bir şeyler anlatmaya çalışan grupların sayısı çok azaldı, eskiye oranla. Türk rock müziği popüler müzikten sonra son dönemde de arabeski keşfetti. Bu bizi çok kötü etkilemiyor açıkçası, çünkü biz dinleyicimizin neyi anlatmak istediğimizi fark ettiğinin, ne söylemek istediğimizi anladığının farkındayız. Tabii ki bu kitlenin dışında kalanlar da bizi dinleyecektir, bizim anlatmak istediğimizden daha farklı olanı algılayanlara da saygımız var. Onlar da kendi anlamak istediklerini anlayacaktır.
Işıl: Albümlerinizdeki şarkılara baktığımızda şarkı sözlerinin kısa öyküler oluşturacak nitelikte olduğunu görüyoruz. Bilhassa sizin müzikal geçmişinizle de alakalı olarak, yaptığınız müziğin daha progressive ya da protest bir rock duruşu var diye düşünüyorum ben. Kendi aranızda böyle bir sınıflandırma yapıyor musunuz?
Redd-Doğan Duru: Aslında biz kendi müziğimizi sınıflandırmıyoruz. Bizim yaptığımız müzik şu çeşit bir rocktır demiyoruz çünkü içimizden geldiği gibi yapıyoruz müziğimizi, duygularımızı ifade etmeye çalışıyoruz. Hadiseye ticari olarak bakmıyoruz çünkü ticaret denen şey duygulardan yoksun olandır. Biz kendi duygularımızı ifade ettiğimiz sürece tepkilerimizi dile getiriyoruz. Bu aşk acısı da olabilir. Sadece sosyal konular değil neyi ifade etmemiz gerekiyorsa onu yapıyoruz. Dolayısıyla bunun ismini tanımlamamız pek mümkün değil.
Işıl: Berke Özgümüş ve sizin dışınızdaki grup üyelerinin müzik eğitimlerinin akademi temelli olmaması aranızda fikir ayrılığına ya da zıtlıklara yol açıyor mu?
Redd-Doğan Duru: Hayır, öyle bir sıkıntı yaşamıyoruz. Uzun yıllardır birlikteyiz ve bu gibi konuları çoktan aştık.
Işıl: Sizin kurumsal olana karşı bir duruşunuz var. Eski bir röportajınızda da okumuştum, geleneksel toplum yapısını reddettiğinizi ifade etmişsiniz. Hala böyle düşünüyor musunuz?
Redd-Doğan Duru: Kurumsal kimlik insanın özgürlüğünü belli anlaşma ya da sözleşmeler doğrultusunda sınırlandırır. Rock müzikte ise özgürlüğü sınırlandıracak herhangi bir madde olmaması gerekir. Dolayısıyla böyle bir toplumsal yapıya, tabii ki, karşıyız.
Işıl: Son olarak, sosyal ağlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Konser öncesi sizi Facebook sayfanızdan takip etmiştim. Örneğin; İzmirdeyiz, Kordondayız şeklinde güncellemeler yapıyorsunuz. Hayranlarınız da buraya yorumlar yapıyorlar. Sosyal ağlar bilinirliliğinizi nasıl etkiliyor? Hedef kitlenize ulaşmanızı kolaylaştırıyor mu?
Redd-Doğan Duru: Sosyal ağlar çok önemli elbette ama Türkiye internet ortamında sahtekarlığa çok elverişli. Örneğin U2' dan daha fazla fanı olan Türk rock grupları var. İnternet sanalında istediğiniz hileyi yapabiliyorsunuz. Biz, sosyal ağları oldukça doğal bir şekilde kullanmaya gayret ediyoruz ve bu da dinleyicilerimizle daha şeffaf bir şekilde iletişim kurmamıza yardımcı oluyor. Bizimle iletişim kurmak isteyen ve aktif olarak sosyal ağları kullanan dinleyicilerimiz için senin de bahsettiğin gibi Facebook' da bir hayran sayfamız var, twitter hesabımız var. Son dönemde popülerleşen sosyal medya platformlarını dürüst bir şekilde kullanırsak dinleyicilerimize daha kolay ulaşabileceğimizi düşünüyoruz ve bu oluşumu çok başarılı buluyoruz.
Bu kısa görüşmeyi yapabilmem için bana imkan tanıyan Redd grubu menajeri Turhan Ülgür’e, onca hengame ve yorgunluk arasında sorularıma alçak gönüllükle yanıt veren Doğan Duru, Güneş Duru, Berke Özgümüş, İlke Hatipoğlu ve Berke Hatipoğlu’na çok teşekkür eder, müzikleriyle ruhlarımızı doyurmaya devam etmelerini dilerim.