Consumer Barometer, Google tarafından geliştirilen ve satın alma sürecinde tüketicilerin interneti nasıl kullandıklarını, hizmet ya da ürünü satın almadan önce araştırma yapıp yapmadıklarını görmemizi sağlayan ve ülkeler arasında karşılaştırma yapmamıza olanak tanıyan bir sistemden oluşuyor. Seçilen ülkelerdeki tüketicilerin satın almada nasıl bir tutum sergilediklerini verilerle elde edebileceğiniz gibi, bu süreçte internetten ya da mobilden ön araştırma yapıp yapmadıklarını da görebilmeniz mümkün. Karşılaştırılan iki ülke arasındaki farklılıkları filtresiz ya da yaş, cinsiyet, eğitim gibi demografik özelliklere göre sınıflandırarak araştırmanıza ekleyebilirsiniz.
Biliyorsunuz kişiler iş seyahatine çıkmadan önce birtakım hazırlıklar yaparlar. Gidecekleri yerin hava koşullarını, konaklayabilecekleri otelleri, yemek yiyebilecekleri mekanları hatta nereden hediyelik eşya alacaklarını bile belirlemek isterler. Tüketiciler iş seyahatleri öncesinde internetten ya da başka yollardan yolculuklarını planlarlar. Biz de yazımızda Türkiye ve ABD’deki tüketicilerin iş seyahatlerini gerçekleştirmeden önce internet kullanımlarının oranlarını ve yaş faktörünün etkilerini araştırdık. 40 yaş altı ve üstü tüketicilerin satın almada sergiledikleri tutumlara ve internetin kullanımının nasıl olduğuna değindik.
Yaş ve internet kullanımı faktörlerini eklemeden önce yaptığımız ilk incelemede ortaya çıkan genel sonuçta ABD’nin online satın almada Türkiye’den daha önde olduğunu görüyoruz. Satın alma sürecinde online olarak ön araştırma yapma ve arama motorlarını kullanmada ise Türkiye’nin ABD’ye göre daha etkin bir tutum sergilediği ve satın alma işlemini gerçekleştirmeden önce internette yapılan araştırmaların oldukça yüksek bir orana sahip olduğu çıkan sonuçlardan biri.
%94’lük bir oranla Türkiye’deki tüketiciler satın alma öncesinde online araştırma yaparak çıkacakları iş seyahatlerini planlıyorlar. Arama motorlarının kullanımında ise Türkiye %79’luk bir oranla ABD’nin önünde yer alıyor. Her iki ülkede de mobil telefonlardan yapılan araştırma oldukça düşük; ancak ABD, Türkiye’ye göre mobil üzerinden yapılan araştırmada daha önde yer alıyor. İletişimin doğduğu ve teknolojiyi dünyaya yayan merkez ülkelerden biri olması ABD'nin internet kullanımında etkinliğini açıklıyor.
40 yaş altındaki tüketicilerin iş seyahatlerinde online satın alma, satın alma öncesi online araştırma, arama motoru araştırması ve mobil üzerinden yapılan araştırmaların sonuçları ile filtresiz incelemenin sonuçları benzerlik gösteriyor. İki grafik arasındaki fark sadece oranların değişiklik göstermesi. Filtresiz incelemede olduğu gibi Türkiye, iş seyahatlerinde satın alma işlemini gerçekleştirmeden önce online araştırma ve arama motoru araştırmasında ABD'ye göre daha önde yer alıyor.
İnternetin genç kuşak arasında oldukça yaygın olması 40 yaş altındaki tüketicilerin interneti neden bu kadar çok kullandıklarını gösteriyor. Araştırmamızda 40 yaş üstü tüketicilerin iş seyahatlerinde nasıl bir tutum sergilediklerine baktığımızda ise genç tüketicilerin ağırlıklı olduğu gruba göre internet kullanım oranlarının daha düşük olduğu görülüyor. Ancak bu durum size 40 yaş üstündeki tüketicilerin internetten uzak olduğunu düşündürmesin. Aksine teknolojinin hızla gelişmesi kullanıcıların yaşı kaç olursa olsun internet kullanımı arttırdı. Özellikle akıllı telefonların hayatımızdaki yeri fazlasıyla artmış ve vazgeçilmez bir hale gelmişken interneti her yaş grubundan kişilerin kullandığını söyleyebiliriz.
Tüketici davranışlarına ve tutumlarına baktığımızda ise ülkelerin sahip olduğu kültürel farklılıkların satın alma sürecini etkilediğini söylemek mümkün. Gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin hepsinde varolan kültür farklılığı satın alma sürecindeki karar alma dinamiklerini etkiliyor. Örneğin yaş, cinsiyet, eğitim durumu gibi demografik özelliklerin yanında din, toplumun sosyal yapısı, gelenek ve görenekleri gibi sosyolojik kökenli özellikler de satın alma sürecinde oldukça etkili. Bir firma ya da şirket sunacağı ürün ya da hizmeti ülkenin içinde bulunduğu şartlara uygun olarak pazarlarsa, başarısızlık oranının düşeceğini söylemek mümkün.