Bigumigu, Türkiye'de sosyal medya ve iletişim trendleri alanında içerik üreten benzersiz bir oluşum. Sektördeki gelişmeleri yakından takip edebileceğiniz bu kaynağın yaratıcıları Yalçın Pembecioğlu ve Aygül Pembecioğlu ile çok keyifli bir röportaj yaptık. Keyifle okumanız dileği ile...
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Yalçın Pembecioğlu: Malatya’da doğdum ve büyüdüm, Ankara’da okudum, İstanbul’da çalıştım. Kedileri ve iletişimi çok seviyorum. Farklı düzlemler arasında ilişki kurarak yeni anlamlar ifade edebilmek çocukluğumdan beri en büyük yeteneğimdi ve şimdi de bu işi yapıyorum.
Aygül Pembecioğlu: Güzel sanatlar eğitimi aldım ve 1990’lı yıllardan beri internet sektöründeyim. Sektörde bir çok ajansta tasarımdan proje direktörlüğüne, müşteri ilişkilerinden takım liderliğine kadar hemen her pozisyonda çalıştım. Son olarak McCann Erickson ve UltraRPM ajanslarına danışman olarak hizmet verdim. 2000‘lerin başında bilgisayar destekli grafik alanında (CG) Türkiye’nin ilk topluluk sitesini kurdum, Bigumigu’nun kısa zamanda kazandığı samimi ruh biraz da bu tecrübelerden kaynaklanıyordu.
Bilmeyenler için Bigumigu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bigumigu, 2005 sonunda Aygül ve Yalçın tarafından kurulan bir topluluk bloguydu. Reklam, pazarlama ve tasarım haberlerini buradan paylaşırken Facebook’un ve Twitter’ın olmadığı bir dönemde kendi niş topluluğumuzu yaratmayı ve reklam-pazarlama sektörünün internette en çok vakit geçirdiği kaynak olmayı başardık. 2011’e geldiğimizde sadece bigumigu.com’dan değil, Twitter’da ve Facebook’ta da takip edilen, kendi gündemini yaratmayı başaran bir site artık Bigumigu.
Biz, geçen 6 yılda reklam ve pazarlama konularında profesyonel olarak da hem ajans tarafında, hem marka tarafında kazandığımız iş tecrübesini, Bigumigu’da geliştirdiğimiz araştırma ve analiz birikimiyle birleştirerek Bigumigu İletişim Trendleri Danışmanlığı şirketimizi kurduk ve ilk yılımızda Türkiye’nin önde gelen markalarında bu konuda danışmanlık vermeye başladık.
Geçtiğimiz günlerde Bigumigu olarak bir oldukça faydalı bir çalışma yayınlamıştınız, 2011 iletişim trendleri başlıklı (bit.ly/BIT_2011). Böyle bir çalışmanın sadece Türkiye’de yürütülen kampanyaları kapsayan bir halini de yayınlamayı düşünüyor musunuz?
Bunun gibi birçok farklı çalışmayı daha hazırlayarak ücretsiz olarak tüm sektörün kullanımına sunmayı planlıyoruz. Türkiye’den projeleri içeren çalışmalar da bu planlar arasında var.
Ben sizi 2007 yılında Hintkumaşı ile tanımıştım. Çok güzel, niş bir sosyal ağdı. Akıbeti ne oldu Hintkumaşının?
Hintkumaşı projesi, yaratıcılara yönelik bir sosyal ağ olarak başladı ve kısa sürede büyük bir ilgi gördü. O sırada internet projelerimiz tam zamanlı işlerimizin yanında yürütüyorduk ve Hintkumaşı’nın hızlı büyümesinin gerektirdiği altyapı yatırımlarına kaynak ve öncelik ayıramadığımız için projeyi uyku moduna aldık. Şimdi enerjimizi Bigumigu’ya veriyoruz.
Bigumigu’yu nasıl tanımlıyorsunuz? Bir dijital ajans mı yoksa trend takibi yapan dijital danışmanlık şirketi mi?
Bigumigu bir danışmanlık ve eğitim şirketi. Hem markalara, hem ajanslara hizmet veriyoruz. Sektörümüzün gelişimine için bir katma değer yaratmak istiyoruz. Hizmet verdiğimiz markaların bazıları toplantılarımıza tüm reklam ve medya ajanslarını da çağırıyor ki, bu bizim çalışma şeklimizin çapını da iyi ifade eden bir örnek.
Uzun yıllar özel sektörde yönetici olarak çalıştıktan sonra kendi işinizi kurmak için kolları sıvadınız. Zor bir karar olmadı mı? O süreç nasıl işledi, paylaşabilir misiniz?
Yalçın Pembecioğlu: Zor bir karar oldu, çünkü 34 yaşındaydım. Daha gençken risk almak daha kolay olabiliyor, yaş büyüdükçe maaşın ve kariyerin güvenli sularını terk etmek zorlaşıyor. Öte yandan sevgilim ve ortağım Aygül’le yıllar önce aldığımız bir karar vardı; kendi işimizi kurmak ana motivasyonumuz olmayacaktı. Neyi yapmayı seviyorsak ve neyi iyi yapıyorsak, işimizi de o noktadan hayata geçirelim istiyorduk. Bu nedenle de şirketimizi kurmadan önce yapacağımız şeyin ne olacağını bulana kadar bekledik ve sonunda işe koyulduğumuzda hem inancımız, hem de hevesimiz çok yüksek oldu.
Sektörde oldukça tecrübelisiniz. Dijital alanda çalışmak isteyen, ajans deneyimi edinmek isteyen gençlere yönelik eğitim çalışmaları yapmayı düşünüyor musunuz?
Aygül Pembecioğlu: Şu anda profesyonel olarak eğitim programlarımız mevcut. Şirket ve ajans çalışanları kurumları vasıtasıyla bu eğitimleri alabiliyorlar. Doğrudan bireylere yönelik eğitim programları şimdilik gündemimizde yok.
Dijital dünyanın oluşumda önemli katkılarınız var. 2000’li yıllardan günümüze dünyada ve Türkiye’de dijital anlamda nasıl değişimler oldu?
Aygül Pembecioğlu: İnsanların internette sosyalleşmeleri eskiden farklı siteler üzerinden gerçekleşirdi. Fotoğraf tutkunu bir reklamcıysanız hem bir fotoğraf sitesinde hesabınız olurdu, hem de reklamcılıkla ilgili bir sitede. Günümüzde Facebook gibi bir site tüm kişisel sosyal dünyamızı sahiplendiği için her ilgi alanı için Facebook üzerinden çalışan yöntemler geliştirilebiliyor. Pazarlama iletişimi olarak bakarsak da, tv ve basın için yapılan yaratıcı işlerin internet banner’larına uyarlandığı bir dünyadan, tv prodüksiyonu kalitesinde işlerin internet için geliştirilip, tv’den duyurulduğu bir döneme ulaştık.
Sosyal medya trendleri ülkemizde yeteri kadar takip ediliyor mu? Bu alanda çalışacak yeterli düzeyde kalifiye eleman var mıdır?
Sosyal medya Türkiye’de de dünya ile paralel bir hız ve şiddette yaygınlaştığı için bu konuda yetişmekte olan çok sayıda eleman, öncelikle ağırlıklı olarak sahada geliştirebiliyor kendisini. Her gün yeni bir kuralın yazıldığı, inanılmaz bir hızla değişip gelişen bir sektör olduğu için de bu alanın kalifiye elemanları, sosyal medya araçları kadar hizmet ettikleri sektörleri de (pazarlama, iletişim, halkla ilişkiler, müşteri ilişkileri, crm, vb) bilenler arasından çıkıyor daha çok.
Size göre, sosyal medya pazarlamanın ülkemizdeki farkındalık düzeyi nedir? Şirketler, işletmeler sosyal medyaya uyum sağlayabiliyorlar ve doğru stratejiler geliştirebiliyorlar mı?
Farkındalık çok yüksek, çünkü tüm şirketlerin pazarlama bölümleri “Facebook’taki Türk kullanıcı sayısı” konulu sunumları artık ezberledi. Dolayısıyla tüketicinin olduğu yerde pazarlama da olacağından dolayı sektör artan bir ilgi ve bütçeyle sosyal medyaya yatırım yapıyor. Doğru stratejilerin geliştirilmesi aşaması ise daha çok deneme yanılmalarla oluyor ki burada tecrübesiz ajanslardan ziyade hedeflerini iyi belirleyemeyen marka yöneticilerinin de biraz sorumluluğu var.
Sosyal medyada doğru bir strateji ve planlama nasıl olmalıdır?
Pazarlama açısından bakacak olursak, bir markanın sosyal medyadaki stratejisinin iki önemli çıkış noktası olmalı. Birincisi, o markanın genel marka ve iletişim stratejisinde sosyal medyanın nereye oturduğunun net bir şekilde belirlenmesi, ikincisi de sosyal medyadaki stratejinin markanın iletişim tonu ve konumlandırmasından bağımsız olarak ele alınmaması. Sosyal medyanın tüketiciyle sohbet ortamı zannedilmesinden dolayı hala bir çok marka tek sosyal medya stratejisinin, marka hesaplarından “günaydın arkadaşlar” postları yazmak olduğunu zannedebiliyor.
Sizce sosyal medya gelecekte nasıl bir ilerleme kaydeder? Sosyal medya alanında çalışanlara ve çalışmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Sosyal medya hızını kesmeyecek. Tüketicilerin hayat içerisindeki hemen hemen her hareket ve davranışına teker teker dijital sosyal katmanların entegre olacağını göreceğiz.
Bu alanda kariyer yapmak isteyenlere tavsiyelerimiz:
1) Yazılım ve kod bilmek çok önemli, uygulamaların dünyasında proje geliştiriciler de uygulamaların kapasitelerini hayal edebilenler olacak.
2) Pazarlama bilgisi çok önemli, sosyal araçlara ne kadar hakim olunursa olunsun, pazarlama bilgisi yeterli değilse bir elemanın bu gelişmekte olan sektörde kendini sağlam bir şekilde konumlandırması mümkün değil.
Kurumlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Aygül Pembecioğlu: Sosyal ve dijital stretejilerini site ve uygulama ve platformlardan bağımsız olarak kurgulamalı markalar. Strateji bir kez yazıldıktan sonra, uygun platformlar her şekilde bulunur ve kullanılır, fakat bir platform üzerinden geliştirilen strateji, o platforma bapımlı olacağından en ufak bir arayüz değişikliğinde bile tekrar masaya yatırılmak zorunda kalır.
Yalçın Bey, sizin özellikle otomotiv sektöründe çok deneyimli olduğunuzu biliyoruz. Sosyal medya açısından bakıldığında otomotiv sektörü hedef kitleye ulaşabiliyor mu?
Yalçın Pembecioğlu: Hedef kitleye ulaşıyor. Ancak otomotiv sektöründe sosyal medyada hedefler doğru tanımlanıyor mu buna emin değilim. Marka iletişiminin bir parçası olarak sosyal medyayı kullanan markaların, sosyal medyayı ayrı bir olgu olarak ele alan markalardan daha iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Ses getirmek adına yapılan kampanyaların otomotivde imaja ya da satışa dönüşü, örneğin bir hızlı tüketim ürününe göre çok daha düşük olabiliyor çünkü.
Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.