“Diyelim ki dünya 00:00’da oluştu. Bu durumda ilk canlılar sabahın 05:00’ine doğru ortaya çıkmaya başladılar. İlk yumuşakçalar ancak saat 20:00’ye doğru beliriyor. Sonra dinozorlar ortaya çıkıyor, saat 23:00’de. Onların dünya üzerindeki varlığı sadece 40 dakika sürüyor. 23:40’da yeryüzünden siliniyorlar. Alanı memelilere bırakıyorlar. Atalarımız ise saat 24:00’ten az önce yaklaşık 5 dakika önce sahneye çıkıyorlar. Sanayi devrimi m? Saat 24:00’ten bir saniye önce değil. Daha da kısa… Bir saniyenin yüzde biri kadar bir süre önce yaşanıyor.”
Dünya'nın En Güzel Öyküsü Kökenlerimizin Gizleri adlı kitabında Hubert Reeves, dünyanın oluşumunu ve atalarımızın tarih sahnesine çıkışlarını 24 saat diliminde anlatmış. Bu, dünya tarihinin bir günlük öyküsü. Kitapta 40 dakikalık bir zaman dilimine sığdırılan dinozorların gerçek zamanda dünyada kalış süreleri 135 milyon yıl. İnsan uygarlığı ise gerçek zaman düzleminde 10.000 yıl gibi bir süre. Bir günlük zaman diliminde 5 dakikaya tekabül ediyor. Atalarımız bu 5 dakikaya sosyal bilimlerden pozitif bilimlere binlerce ilerlemeyi sığdırmıştır. Sanayi devrimi ile çerçevesi değişen uygarlığımız, son 20 yılda ise teknolojide yaşadığı inanılmaz gelişmeyle önüne geçilemez bir ilerleme kaydetmiştir. Sony’nin 2005 yılında görevinden ayrılan eski başkanı Nobuyuki Idei’ye göre internet teknolojisi, dinozorlar çağını ezip tuz buz eden dev bir göktaşı gibidir.
15. yüzyıl başlarında Alman kaşif Johannes Gutenberg tarafından keşfedilen ilk baskı makinesi sayesinde kısa sürede binlerce kitabın basılması ve kitap fiyatlarının ucuzlaması okur yazarlık oranını hızla arttırmış ve bilgi, bir anda birçok kişinin ulaşabildiği bir hale gelmişti. Çok değil beş yüzyıl sonra bilgiye anında ulaşılabilecek yeni bir kanal doğmuştu. 1970’li yılların başlarında, ölümünden yüzlerce yıl sonra Gutenberg’in adı dijital bir kütüphane projesine verildi. Bilgisayar ve internet teknolojisinin yaygınlaşması ile bilginin ücretsiz ve kalıcı bir şekilde arşivlenerek ilgililere ulaşabilmesi amaçlanıyordu. Böylece, 1971 yılında Project Gutenberg adıyla online bir kütüphane kuruldu. Büyük çoğunluğu kamu malı olan kitaplardan oluşan kültürel eserler, dijital ortama aktarılarak arşivlendi.
1990’lı yıllarda kullanımı yaygınlaşan internette, Gutenberg Projesi’nde yer alan kaynaklar gibi yüzlerce bilgi yığınlar halinde kullanıcılara ulaşmayı bekliyordu. Ama ne yazık ki bilgiye ulaşacağınız adresi bilmeden arama yapabileceğiniz bir arama motoru mevcut değildi.
İlk arama motoru Mc Gill Universitesi öğrencilerinden Alan Emtage, Bill Heelan ve J. Peter Deutsch tarafından 1990 yılında Archie ismiyle kuruldu. “Archive” (arşiv) sözcüğünün kısaltılmış hali olan Archie, FTP tarafından sağlanan dosyaları bulmak için geliştirilmişti.
İnternete açık serverlarda bulunan dosyaları isimlerine göre aramaya yarayan Archie kulaktan kulağa yayılıp popüler olunca 1992 yılında Nevada Üniversitesi’nden Steven Foster ve Fred Barrie Veronica isimli bir arama motoru geliştirdiler. Hemen arkasından da 1993 yılında Utah Üniversitesi’nden Rhett Jones tarafından yine aynı amaca hizmet amacıyla Jughead isimli bir arama motoru geliştirildi. Veronica ve Jughead’in kullanılabilmesi için gerekli olan sistem Gopher TCP/IP protokülüydü.
1993 yılının Ekim ayına geldiğimizde Martijin Koster tarafından geliştirilen ALIWEB adlı arama motoru yayına geçti. ALIWEB’i diğerlerinden ayıran en önemli özelliği web sitelerinin meta-tag özelliğini kullanarak arama yapmasıydı. Kullanıcılarına anahtar kelimelerle arama yapabilme şansı sağlayan Aliweb, 1996 yılında popüler olan WebCrawler’in atası sayılmaktadır.
1994 yılında Graham Spancer, Joe Kraus ve beraberindeki 34 öğrenci; Arcitext isimli bir projede çalışırlarken kelime kullanımlarının verdiği istatistiksel bilgilerden yola çıkarak Excite isimli bir arama motoru geliştirdiler. Aynı yıl Einet Galaxy isimli yeni bir arama motoru kuruldu. Günümüz “web directory” sitelerinin atası sayılan Einet Galaxy, Gopher sitelerini de kapsayarak döneminin oldukça popüler bir arama motoru olmuştu.
90’lı yılların ortalarında internet sitelerinin artmasıyla web directory yani dizin sistemi de gelişmişti. 1994 yılında Jerry Yang ve David Filo tarafından geliştirilen Yahoo! Directory, ilk zamanlar sadece kişisel listelerden oluşurken günümüzde hala kullanılan, dünyanın en büyük arama motorlarından biri haline gelmiştir. 1995 yılında kendisine rakip olmak üzere başka arama motorları da geliştirilmiştir. Bunlardan biri de Looksmart’tır. Tıklama başına ödeme yöntemi ile çalışan Avustralya Melbourne menşeili arama motoru 1998 yılında Microsoft ile bir anlaşma imzalamış ne yazık ki anlaşma 2003 yılında iptal olmuştur.
1994 yılında WebCrawler, Lycos ve Infoseek gibi arama motorları da kullanıma açılmıştı. Bunlar içinde WebCrawler, tüm bir sayfayı indeksleyebilen ilk arama motoru olarak tarihe geçmiştir. Döneminin en büyük arama motoru olan WebCrawler,1995 yılında AOL tarafından satın alındı.
Günümüze doğru geldikçe arama motorları, sistemlerinde yarattıkları indekslenme özellikleri ve yenilikler sayesinde internet tarihinde çığır açacak nitelikte gelişmeler gösteriyorlardı. Örneğin 1995 yılında altavista.digital.com adresinde yayın hayatına başlayan AltaVista, kullanıcılarına kendi dillerinde arama yapma şansı sağlayan ilk arama motoruydu. Gelişmiş arama teknikleri ile zamanının Google’ı sayılan AltaVista, getirdiği yenilikler ile arama motorları arasında en çok tercih edilen site olmuştu.
1995 yılının sonlarında ise günümüzün arama devi Google’ın ilk temelleri atıldı. Hepimizin adlarını ezberden söylediği Larry Page ve Sergey Brin’in tez çalışması olan BackRub adlı arama motoru, bugün dünyanın en büyük arama motoru olarak kabul edilen ve 2009 yılını itibariyle 163 milyar dolarlık piyasa değeri ile dünyanın en büyük beşinci şirketi sayılan Google’ın doğumu sayılmaktadır. Larry Page ve ve Sergey Brin’in bu arama motorunu kurarkenki amaçları, dev bir bilgi yığını olan interneti bölümlere ayırmak ve arananları daha kolay bulunur hale getirmekti. Bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için yeni bir teknoloji geliştirdiler. PageRank adı verilen ve ağ sayfalarının önemini nesnel bir ölçeğe uyarlayan bu teknoloji, Google'ın site sıralamasında kullandığı algoritmanın sonucu sitelere verdiği değeri gösteren basitleştirilmiş 0'dan 10'a kadar olan bir değerdir .