Yaşar Üniversitesi'nde geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Sosyal Medya Nereye? konferansı kapsamında İzmir'e gelen A. Selim Tuncer ile çok okunan blogu ve sosyal medya pazarlaması hakkında kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
A. Selim Tuncer Kimdir?
1959 yılında Ünye'de doğan Selim Tuncer, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü'nden 1984 yılında mezun olmuştur. Daha sonra aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans eğitimi almıştır. Bir süre yayıncılık ve dergi editörlüğü yapan Tuncer, görsel sanatlara olan yatkınlığı nedeniyle grafik tasarımı alanına yönelmiş ve 1987 yılında reklam sektörüne geçmiştir. Bir süre bu sektörde çalışan Selim Tuncer, 1992 yılında Mass Ajansı kurmuştur. Reklam ve pazarlama iletişimi alanında birçok konferans ve seminere konuşmacı olarak katılan ve fikirlerini selimtuncer.blogspot.com adresinde paylaşam A. Selim Tuncer, Genna MCG'de başkan olarak görev yapmaktadır.
Işıl Yılmaz: Öncelikle İzmir'e hoşgeldiniz ve bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
A. Selim Tuncer: Merhaba. Hoşbulduk.
Işıl Yılmaz: Uzun zamandır selimtuncer.blogspot.com adresinde reklam ve pazarlama konusunda düşüncelerinizi yazıyorsunuz. Alışkanlık yapan bu blogunuz, sosyal medya kullanıcıları tarafından oldukça ilgi görüyor. Birçok kişi blogunuzdan feyz alıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
A. Selim Tuncer: Bu soruya net bir cevap veremem ama ancak yorumlayabilirim. Bunun birkaç tane nedeni olduğunu düşünüyorum. Öncelikle uzun yıllardır, yani yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir bu sektörün içindeyim. Geride bıraktığım yıllarda reklam camiasında edindiğim deneyimlerimi aktarmaya gayret ediyorum. İkincisi, dikkat etmişsindir, çok fazla terminolojiye girmeden yazmaya çalışıyorum. Bu nedenle de konunun uzmanı olmayan ama bir şekilde reklam ve iletişim ihtiyacı olanlar da okuyup anlayabiliyorlar. Bir başka nedeni ise, kendi uzmanlık alanlarımı gündelik olaylarla veya siyasi ve toplumsal dönüşümlerle bağlantılar kurarak yazmaya çalışıyorum. Bu da ilgiyi arttırıyor, meslek dışından insanların okumasında kolaylık sağlıyor diye düşünüyorum. Fakat, bunların hepsi benim tahminim. Hangisi daha çok etkiliyor ya da başka nedenleri var mı bilemiyorum.
Işıl Yılmaz: Blogunuza göz gezdirdiğimizde yeni fikirler, literatürde olmayan kavramların yer aldığını görüyoruz.
Selim Tuncer: Evet, çok fazla literatürde olan şeyleri tekrar etmemeye çalışıyorum. Elimden geldiğince yeni düşünceler üretmeye gayret ediyorum. Herhangi bir iletişim kitabında, marka yaratımı ve yönetimi ile ilgili kaynaklarda bulabileceğiniz şeyleri tekrarlamaktan pek haz etmiyorum. Daha özgün düşünceler üretmeye çalışıyorum. Daha öncede dediğim gibi bunlar sadece benim tahminlerim. Belki de gerçek bunların tamamen dışında bir şeydir.
Işıl Yılmaz: Yıllarınızı reklam sektörüne vermiş ve son dönemlerde geleneksel reklamcılığı ve sosyal medya pazarlamayı birlikte kullanan biri olarak sizce Türkiye'de sosyal medya pazarlama nasıl yapılmalıdır?
A. Selim Tuncer: Ben interaktif reklam sektöründe değilim ama uzakta değilim. Temel olarak inancım, kabul gören bir görüştür bu, sosyal medya pazarlamasının bütünleşik iletişimin kapsamında değerlendirilmesi. Maalesef, bugün Türkiye'de reklam ve iletişim sektörü parçalandı. Sosyal medyacılar ayrı, gelenekselciler ayrı, PR'cılar ayrı... Bunları bir araya toplayacak olan tek bir aktör kaldı, o da müşterinin kendisidir.
Orada da bir müktesebat, bilgi ve deneyim eksikliği olunca bu kadar dağınık bir yapı yönetilemez hale geliyor. Ben burada, keseri biraz kendime yontuyormuş gibi oluyorum ama, reklam ajanslarına büyük görevler düştüğünü düşünüyorum. Yani iletişim stratejisi oluşturma noktasında müşteriye daha yakın, PR'ı, sosyal medyadaki etkinliğini hatta sahayı da en azından stratejik anlamda denetleyecek yapıların reklam ajanslarında oluşması gerek diye düşünüyorum.
Işıl Yılmaz: Bu durumda, müşterinin bilinçlenmesi gerekli aslında değil mi?
A. Selim Tuncer: En önemlisi o. Keşke müşteri kendi markasını yönetebilecek, kendi stratejilerini oluşturabilecek durumda olsa. Ama müşterinin de insan kaynağı sorunu var. Çünkü bizim insanlarımız daha çok işin eğlenceli kısmında çalışmayı tercih ediyor. Bu bakımdan da strateji oluşturma noktasında eksik kalıyorlar. Dolayısıyla bu olamıyor. Olamadığı durumlarda da marka danışmanlık ekipleri veya reklam ajansları bunu üstlenmelidir. Ben, şahsen, çoğunlukla markanın stratejilerini oluşturmaya çalışıyorum. Ama kontrol edemediğimiz yapılar da oluyor.
Işıl Yılmaz: Biliyorsunuz Google, arama motoru reklamcılığının en önemli aktörlerinden biri. Siz Google'ın reklam stratejilerini nasıl buluyorsunuz?
A. Selim Tuncer: Şimdi, doğrusunu istersen bu konuda çok fazla ukalalık yapmak istemem. Ama genel olarak diğer interaktif ortamlardan çok da farklı değil. Tabii ki mesele şu, bir yere ne kadar fazla kitle çekiyorsunuz ve o kitleden ne kadar ve nasıl istifade ediyorsunuz? Yani, bir sürü içerik tüketiciye bedelsiz olarak sunuluyor. Google bu işi layıkıyla yerine getiriyor. Dolayısıyla reklam stratejilerini de buna uygun gerçekleştiriyorlar diye düşünüyorum.
Işıl Yılmaz: Röportaj için çok teşekkür ederim.
A. Selim Tuncer: Rica ederim. Ben teşekkür ederim.
*Fotoğraflar: Aras Atasaygın