Tamer Temel İstanbul doğumlu, usta bir saksafoncu. Uzun yıllar İzmir'de yaşamış, birçok ünlü jazz sanatçısı ile çalışmış, konserler vermiş oldukça naif bir insan. Eşi Çağıl Kaya ile birlikte hızlı, karmaşık dünyalarımıza mola verdiğimiz anlarda bizi huzurla gülümseten isimdir.
Geçtiğimiz günlerde İzmir Sanat'a gelip kulaklarımızın pasını sileceğini öğrenince kendisi ile bir röportaj gerçekleştirmek istedik. Buyurun okuyun, ama kulağınızda muhakkak Tamer Temel'in web sitesinden de dinleyebileceğiniz Barcelona albümünün kayıtları olsun :)
Işıl Yılmaz: 2005 döneminde Avrupa Jazz Festivali’nden bir burs kazanmışsınız. Bu süreçten sonrasını kısaca anlatabilir misiniz?
Tamer Temel: Aslında hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Türkiye’de çalan müzisyenlerden biriyken, Avrupa’dan müzisyenler gelecek ve bir workshop yapacaksınız dediler bize ve sonucunu bilmiyorduk. İlk defa yapılan bir şeydi. Katıldık, çaldık, öğrendik. Güzel de bir 3-4 gün geçti. Sonra 2 kişiyi burslu yaz kursuna göndereceklerini açıkladılar. Ben de onlardan biriydim. İşin ciddiyetini anlamak ve ne kadar sistematik yürütüldüğünü görmek anlamında çok önemli oldu.
Işıl Yılmaz: Ne kadar kaldınız İtalya’da?
Tamer Temel: 25 gün civarında. 15 gün kadar master class yaz kampıydı. Ben 25 gün kaldım. Orada hocalardan birinin evinde kaldım. Çok iyi bir deneyimdi. 10 seneden fazla zaman geçti üzerinden.
Işıl Yılmaz: Bu workshop Mark Turner ile yaptığınız workshop mu?
Tamer Temel: Hayır, bu başka bir workshop. Ama Mark Turner benim çok sevdiğim bir saksafoncudur. İstanbul’a bir konsere gelmişti, kendisini çok sevdiğim için buradan tanışma umuduyla, belki bir şeyler öğrenme şansımız olur diye izlemeye gittim. O zaman tanıştık, birebir ders yaptık kendisiyle ve bütün günü beraber geçirdik. Daha sonra 1 ya da 2 yıl sonra tekrar İstanbul’a geldi o zaman 3 gün kaldı ve o 3 günü beraber geçirme şansımız oldu. Hala daha görüşüyoruz.
Işıl Yılmaz: İzmir’de okudunuz değil mi?
Tamer Temel: Evet, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde İktisat okudum.
Işıl Yılmaz: İstanbul’a gelmeniz nasıl oldu, ne zaman taşındınız?
Tamer Temel: 2009 yılıydı ama planlı bir şekilde taşınmadım. Kız arkadaşım İstanbul’da yüksek lisans yapıyordu, İzmir’e sık sık gidip geliyordu ve çok yorucu oluyordu onun için. Ben de İstanbul’da yaşayalım dedim ve taşındık. Daha iyi oldu bizim için.
Işıl Yılmaz: Hem de kariyeriniz için herhalde değil mi?
Tamer Temel: Tabi ama ben kariyer gözüyle bakmamıştım. Jazz müziği bütün müziklerde olduğu gibi çok çalmaya yani tecrübeye dayalı bir müzik ve bunu İzmir’de pek yapma şansımız olmuyordu. Standart denilen müzikler yine çalınıyordu ama kendi müziğimizi çalma şansımız o kadar azdı ki o nedenle kendimizi geliştirme şansımız olmuyordu ve motivasyonumuz çok düşüyordu. O yüzden çok iyi oldu İstanbul’a taşınmamız.
Işıl Yılmaz: Barcelona albümünüz için aslında Amerika’yla bir çalışma yapıyormuşsunuz. Nasıl bir süreç oldu?
Tamer Temel: Orada bir talihsizlik oldu. Biz New York’ta kayıt yapmayı planlamıştık ama Amerika bize vize vermedi. Nerdeyse vazgeçiyorduk. Sonra albümde gitar çalan Dave Allen Barselona’da yapmamızı önerdi. Biz de öyle karar verdik.
Işıl Yılmaz: Neden kaydı İstanbul’da değil de Barselona’da yapmayı tercih ettiniz?
Tamer Temel: Türkiye’de jazz müziğinin icrası bile çok fazla değil, hele kaydı çok az. Kayıt da aynı müzik çalmak gibi tecrübeye dayalı bir iş. Muhtemelen birileri kızacaktır ama maalesef jazz müziği Türkiye’de hakkı olduğu gibi kaydedilemiyor. Çünkü daha çok pop müzik kaydı yapılıyor. Jazz müziğinde deneyim olmadığı için sound maalesef sorunlu oluyor. Aslında jazz müziğinin kaydı diğer müziklere oranla çok basit ve kolay olmasına rağmen sorunlu. Maddi ve manevi ciddi bir emek sarf ediyorsunuz fakat aldığınız karşılık aynı olmuyor. Amerika ya da Avrupa’da bu işi yaptığınızda daha ucuza ve daha kaliteli yapıyorsunuz çünkü, teknik ekipman farklı değil aslında ama, insanlar çok fazla o müziği kaydetmiş oluyor ve derdinizden anlıyorlar.
Işıl Yılmaz: Bu kayıt sırasında bir sponsorla mı çalıştınız yoksa tüm masrafları kendiniz mi karşıladınız?
Tamer Temel: Evet kendim karşıladım. Jazz dünyasında çok ünlü, dünya çapında birkaç kişiyi saymazsak neredeyse herkes kendi prodüksiyonunu kendi yapıyor. Bu işten para kazanmak söz konusu olmadığı için öyle bir prodüktörlük yok maalesef.
Işıl Yılmaz: Prodüktörün size maddi olarak destek olmaması kötü ama sizin kısa zamanda albüm yapabilmeniz güzel.
Tamer Temel: Evet ama o AK Müzikle olan aramızdaki diyalogdan ötürü şanslıyım aslında. Çünkü elimizde bir demo kaydı vardı ve o kayıt benim içime sinmeyen bir kayıttı. Bir arkadaşım birkaç yere vermiş o kaydı, o yerlerden biri de AK Müzikmiş. Sonra AK Müzik müziğimle ilgilenmiş ve beni aradılar. Ben de gittim görüştüm ama kayıt teknik olarak sorunluydu zaten. Bende onlara basılsa bile yayınlanmasını isteyebileceğim bir kayıt değil dedim. Ama onlarla frekansımız çok iyi uyuştu ve onlara teknik olarak sorunsuz bir kayıt götürürsem basabileceklerini söylediler. Onların öyle bir talebi olduktan sonra bu kaydı yapmaya karar verdik.
Işıl Yılmaz: Peki bu süreçte albüm satışları nasıl gitti? Ne kadar oldu albüm çıkalı?
Tamer Temel: 13 ay oldu. Satış anlamında sektörü çok bilmiyordum ama plak şirketini aradım ve sordum. Onlar da gayet iyi olduğunu söylediler hatta bu yılın başında 2. baskıyı yaptılar. İlk cdsini yapmış benim gibi çok popüler olmayan kişiler için çok fazla satış rakamları yok. Bu da 2. baskı olmasına rağmen çok büyük bir satış rakamı değil ama sevindirici bir şey, memnunlar o anlamda.
Işıl Yılmaz: İndirme ve YouTube gibi video sitelerinde izlenme oranları çok fazla, korsan kayıt alıp koyabiliyorlar. Bunlar sizi rahatsız ediyor mu? Hangi sitelere eklenmiş, dikkat ediyor musunuz?
Tamer Temel: Hiç bakmadım aklıma gelmedi ama rahatsız etmez, tam tersine mutlu eder. Çünkü zaten ticari amaçlarla yapılmış ve ticari olma şansı olan bir müzik değil, başka bir kulvarda giden bir müzik.
Işıl Yılmaz: Popülizmden uzak bir şekilde nasıl hayatınızı devam ettiriyorsunuz? İsteseniz Hande Yener’in arkasında da saksafon çalabilirsiniz. İnsanların beğenileri değişiyor. Bu konuda fikriniz nedir?
Tamer Temel: Popüler kültür o kadar da tü kaka denilecek bir şey değil ama bir şekilde kendimize bu endüstrinin içinde yer buluyoruz. Ona göre bir evde yaşıyoruz, bazı masraflardan kısıyoruz. Dediğiniz gibi Hande Yener ile çalmak mümkün, o dünyada olmak mümkün, ama sıkıntılı ve yorucu bir süreç olur.
Işıl Yılmaz: Peki farklı altyapıları kullanarak üstüne jazzı eklemeyi düşünüyor musunuz?
Tamer Temel: Bugüne kadar düşünmedim çünkü sentez karmaşık bir yapı ve çoğunlukla örnekleri hayal kırıklığı oluyor. Çok ticari oluyor bir kere. Ve sentez sadece notaları birleştirmek değildir. İçinde tarih var, sosyolojik olgular var. Bunu yapmak istesem bile çok ciddi bir müzikal çalışma yapmak lazım. Çünkü bir türü bilen ötekiyi bilmeyebiliyor genelde. Ancak her yapıyı ayrı olarak iyi bilen müzisyenlerle birlikte çalışılırsa yapılabilecek bir şey. Kendimi tanımlayabildiğim bir alan değil orası.
Işıl Yılmaz: Sizin geçmişinizde, ailenizde var mı jazz ile ilgilenen ya da müzikle ilgilenenler?
Tamer Temel: Profesyonel olarak yok.
Işıl Yılmaz: İşim gereği müzisyenlerin sosyal medya kullanımlarını takip ediyorum. Siz sosyal medyayı nasıl kullanıyorsunuz?
Tamer Temel: Sadece bir internet sayfam ve Facebook sayfam var. Twitter’ı bu amaçla kullanmıyorum, bunları kullanmak konusunda çok becerikli olmadığım gibi aşırı reklam yapmaktan da rahatsızlık duyuyorum.
Işıl Yılmaz: Reklamdan ziyade kendinizi tanıtmak olarak düşünün. Siz bir markasınız, albümleriniz, videolarınız var. Orada kendinize dair bir marka bilinirliği yaratıyorsunuz. Satın alma amacı gütmeyen, insanların size ulaşabileceği bir mecra oluşturuyorsunuz.
Tamer Temel: O şekilde düşünmemiştim daha önce, galiba biraz da işime geliyor sanırım. Aslında temel sorun o şekilde kendimi rahat hissetmemek.
Işıl Yılmaz: Anlıyorum, ama Myspace kullanıyorsunuz?
Tamer Temel: Evet kullanıyorum. İlk zamanlarda tamamen müzisyenlere yönelikti, ama şimdi kullanım oranı azaldı. O günlerde çok güzel insanlarla bağlantıya geçmemizde yardımcı oldu Myspace.
Işıl Yılmaz: Burada içeriğin sizi etkilemesi gibi bir durum söz konusu mu? Çok fazla bilgi var artık internette ama siz nasıl besleniyorsunuz internetten?
Tamer Temel: Bağımlı denilebilecek bir internet kullanıcısıyım. Sevdiğim müzikleri ve müzisyenleri periyodik olarak araştırıyorum, neler kaydetmişler, çevresi neler yapmış, notaları var mı, metodlar var mı hadi onları indireyim üzerine kurulu.
Işıl Yılmaz: Bayağı besleniyorsunuz yani internetten. İnternet olmasaydı daha yaratıcı olabilirdim diye düşünür müsünüz?
Tamer Temel: Kesinlikle hayır. İnternet üzerinden kendi dünyamı daha fazla genişletiyorum. Bilmediğim birçok şey öğreniyorum.
Işıl Yılmaz: Peki neleri takip ediyorsunuz?
Tamer Temel: Son 1 haftadır The Bad Plus dinliyorum mesela. İnternet olmasaydı erişemeyeceğiniz kayıtları var. Çünkü albümlerinde olmayan ama sadece konserlerinde çaldıkları parçalar var. Ya da çok popüler olmayan müzisyenlerin albümlerini bulup indirebiliyorsunuz. Bunları internetten başka bulabileceğiniz bir yer yok.
Işıl Yılmaz: Siz bu müzisyenlerle internetten iletişime geçip bir arada müzik yapmayı düşünüyor musunuz?
Tamer Temel: Tabi yaptım daha önce. Kenny Wollesen’la yaptık, dünyanın en önemli davulcularından bir tanesidir. Daha önce bir yerde tanışmıştık sonra ben mail adresini buldum ve 1 yıl sonra mail attım, beraber çalalım mı İstanbul’a gelir misin diye sordum. Tabi olur dedi ve onunla 2 konser verdik. Rüyamızda göreceğimiz bir şey. Mesela en önemlisi albümde beraber çaldığımız Dave Allen, tamamen internet sayesinde oldu.
Işıl Yılmaz: Siz mi iletişime geçtiniz Dave Allen ile?
Tamer Temel: İnternetten albüm indiriyoruz bazen. Sevdiğim bir müzisyenin albümünde çalıyormuş. İndirdiğiniz müzik dosyasıyla beraber albümde kimlerin çaldığı ile ilgili bilgiler de geliyor ve müziği çok hoşuma gitmişti. Orada sitesinin de adresi vardı. Girdim inceledim siteyi, hiç yapacağım bir şey değil, contact bölümüne tıkladım ve çalışmalarını sevdiğimi belirten bir mail attım. O da döndü ve teşekkür etti. Daha sonra 2 yıl sonra bir mail attı ve eşiyle birlikte İzmir’e geleceklerini söylediler ve oradan sohbetimiz başladı ve albüm ortaya çıktı.
Işıl Yılmaz: Ne kadar güzel, tamamen tesadüfî gelişmiş olaylar. Peki Türkiye’de internet üzerinden ulaşmak isteyip de ulaşamadığınız birileri var mı?
Tamer Temel: Türkiye’de genelde çok karşılaşılan bir durum ulaşmak istediklerinizin sizi ciddiye almamaları. Ama benim başıma öyle bir şey geldiğini hatırlamıyorum.
Işıl Yılmaz: Bu süreç nasıl işliyor? Avrupalılar ve Amerikalılar bu işi nasıl bu kadar ciddiye alıyor?
Tamer Temel: Bence bu tamamen sistematik bir toplum olamayışımızdan kaynaklıyor. Batılı mıyız doğulu muyuz karar veremiyoruz. Ama iş yaparken doğuluyuz maalesef.
Işıl Yılmaz: Sanırım biraz da ben oldum artık algısı var.
Tamer Temel: Tabi o da var. O da biraz doğululuktan, anti profesyonellikten galiba ya da sosyal dengelerimizin oturmayışından kaynaklanıyor.
Işıl Yılmaz: Peki bundan sonraki projeleriniz neler?
Tamer Temel: 2012 bitmeden 2. albümü kaydetmek istiyoruz.
Işıl Yılmaz: Yine Avrupa’da mı yapacaksınız?
Tamer Temel: Şu an tam o kararı verme aşamasındayız şuan. İstanbul Jazz Festivali’nde çalacağız ve aynı zamanda festivalde bizim grubumuzda yurtdışından da konuk olacak. Bunu kaydetmeyi düşünüyoruz. Ancak kayıtları baharda yapma düşüncemiz varken şimdi konuk da olsun yazın yapalım kayıtları diye düşünüyoruz.
Işıl Yılmaz: Kim olacak bu konuk, isim alabilir miyiz?
Tamer Temel: İKSV daha konuğun kim olacağına karar verme aşamasında. Ama konuklar Avrupa’yla sınırlı. Ancak 2012 bitmeden kayıtları tamamlayacağız. Albüm çıkar mı bilemem ama büyük bir ihtimalle çıkmış olur diye tahmin ediyorum.
Işıl Yılmaz: İlginiz için çok teşekkürler. Başarılar dileriz :)