Çevrimiçi reklamcılık kanalları hızla artarken sürekli sorduğumuz soru: hangi kanalı kullanmalıyım? En büyük iki reklam alanı, arama ve görüntüleme yıllardır popülerliklerini koruyor ama yine de hala tam olarak anlaşılabilmiş değiller.
Özellikle de bir reklam kanalı olarak çok hızlı bir şekilde büyüyen Facebook’un –ki en yakın görüntülü reklamcılık rakibine oranla iki kat hacime sahip- halen yeterince anlaşılmadığını ve tam potansiyeli ile kullanılmadığını düşünüyoruz.
Sürekli tekrarlanan cümle şu: Google AdWords niyet taraması yapar ve bundan dolayı talep karşılama ile ilgilidir; Facebook rekamcılığı ise bunu yapmaz ve bu yüzden talep yaratımı ile ilgilidir. Bu bir ölçüde gerçeği yansıtmakla birlikte aynı zamanda aşırı basitleştirilmiş bir ifade ve her iki kanaldaki fırsatları ve riskleri yansıtmıyor.
Google bir Kütüphanedir!
Sessiz olunuz! Burada bütün mesele sizi aradığınız bilgiye yönlendirmek. Ancak, bilgiyi aramak satın alma süreçlerinin tamamını kapsıyor. Eğer ben bir “kırmızı ayakkabı” arıyorsam bilgi gereksinimlerim oldukça genel ve bilgi seviyem de büyük olasılıkla düşüktür. Olası çözümlerle ilgili farkındalığımı bu aşamada oluştururum. Bunun aksine, eğer “kırmızı Manolo Blahnik düğün ayakkabısı” arıyorsam bilgi toplama sürecinde oldukça ilerlemişimdir ve büyük ihtimalle satınalma aşamasına yakınımdır.
Böylece, Google her iki durumu da karşılayabilir, yalnızca “kırmızı ayakkabı”nın bir satınalma işareti olmadığını farketmemiş olan ve böylece daha fazla ödeyen teklif sahipleri ile farkındalık yarışına girmekten kaçının.
Facebook bir Partidir!
Burada her şey diyalogla ilgili. Ancak diyalog çok geniş ihtiyaçlar listesini de kapsar. Bir kişiyle ilk tanışmanızda temel sorular sorarsınız: “Nerede yaşıyorsun?”, “Ne işle uğraşıyorsun?” vb. Daha sonra, samimiyetiniz geliştikçe “satınalma” sorularına geçersiniz: “Merkezde yeni açılan restoranı denemek ister misin?”. Bunun Facebook’taki karşılığı, platformdaki reklam biçimini oluşturuyor. Kitlelere görüntülü reklamcılığın amacı farkındalık oluşturmaktır.
Hedefleme özelliği yalnızca potansiyel müşterileriniz olabilecek kişilerle konuşmanızı sağlar, ancak yine de onlarla ilk defa tanışmaktasınızdır.
Sonrasında, iyice kaynaştıktan sonra artık onları satınalmaya yönlendirme şansınız vardır. Bunu yapmanın en basit yolu halihazıdaki takipçilerinize reklam yapmaktır. Bunu takipçilerinize teklifler, fırsatlar yayınlayarak ya da takipçi tabanınıza satınalma amaçlı bir kampanya düzenleyerek gerçekleştirebilirsiniz. Bu bağlamda Facebook hem talep yaratma (birinci aşama) hem de talep karşılama (ikinci aşama) konusunda oldukça etkili.
Buradaki tek tehlike şu: eğer farkında olmayan bir kullanıcıyı tek adımda satınalma
aşamasına geçirmeye çalışırsanız, kaybedersiniz. Böylece eğer sorunuz hangi reklam alanını kullanacağınız ise, Google ve Facebook’u birer kongre merkezi gibi düşünün. Amacınız ister farkındalık oluşturmak, ister satınalma yaratmak olsun, her iki merkez de amacınıza uygun, tek yapmanız gereken doğru noktada ve doğru yolda konumlanmak.
Farkındalık için hemen girişte reklam yapın!
AdWords’te genel anahtar kelimeler ya da Facebook’ta üye olmayan kullanıcılar. Satınalma için ise daha arkalarda bulunun: AdWords’te spesifik anahtar kelimeler ya da Facebook’ta halihazırdaki takipçiler.
Google AdWords ve Facebook reklamları hakkında daha detaylı bilgi almak için bize ulaşın!